Arnavutluk ziyaretiniz sırasında mutlaka görmeniz gereken en iyi 10 yer

Arnavutluk ziyaretiniz sırasında mutlaka görmeniz gereken en iyi 10 yer

“Gizli mücevherleri keşfedin Arnavutluk: Unutulmaz bir yolculuk için mutlaka görülmesi gereken 10 yer.”

Balkanlar’da gizli bir mücevher olan Arnavutluk, gezginlere çok sayıda nefes kesici manzara ve deneyim sunuyor. Adriyatik ve İyonya kıyılarındaki muhteşem plajlardan antik kalıntılara ve canlı şehirlere kadar bu küçük ülkede her şey var. Bu yazımızda, Arnavutluk ziyaretiniz sırasında mutlaka görmeniz gereken en iyi 10 yeri keşfederek, bu büyüleyici topraklarda unutulmaz bir yolculuk geçirmenizi sağlayacağız.

Berat, Arnavutluk’un Büyüleyici Güzelliğini Keşfetmek

Arnavutluk’un merkezinde bulunan Berat, benzersiz mimarisi ve zengin tarihi nedeniyle sıklıkla “Bin Pencereli Şehir” olarak anılıyor. Bu büyüleyici şehir, Arnavutluk’u keşfeden herkesin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yer. Berat, iyi korunmuş Osmanlı dönemi binaları, muhteşem manzaraları ve canlı kültürüyle gezginlere gerçekten sürükleyici bir deneyim sunuyor.

Berat’ın öne çıkan özelliklerinden biri de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Berat Kalesi’dir. Bir tepenin üzerinde yer alan bu antik kale, şehrin ve çevredeki dağların nefes kesen panoramik manzarasını sunmaktadır. Kale duvarlarının içinde ziyaretçiler arnavut kaldırımlı dar sokakları keşfedebilir, Bizans kiliselerini ziyaret edebilir ve geleneksel Osmanlı evlerine hayranlıkla bakabilirler. Kale, şehrin zengin tarihinin bir kanıtıdır ve tarih meraklıları için mutlaka görülmesi gereken bir cazibe noktasıdır.

Berat’ta mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de Mangalem Mahallesi. Bu mahalle, beyaz cepheleri ve geniş pencereleri ile karakterize edilen, iyi korunmuş Osmanlı evleriyle tanınır. Mangalem’in dar sokaklarında yürümek, yüzyıllardır neredeyse hiç değişmeden kalan evler sayesinde zamanda geriye gidiyormuş gibi hissettiriyor. Mahallede ayrıca ziyaretçilerin pitoresk çevrenin tadını çıkarırken leziz Arnavut mutfağını tadabilecekleri çeşitli geleneksel restoran ve kafeler de bulunmaktadır.

Doğa tutkunları için Osumi Kanyonu’nu ziyaret etmek şarttır. Berat’ın hemen dışında yer alan bu muhteşem doğa harikası, nefes kesen manzaralar ve yürüyüş, rafting gibi açık hava etkinlikleri için fırsatlar sunuyor. Kanyon, kristal berraklığındaki suları, yüksek kayalıkları ve yemyeşil bitki örtüsüyle tanınır ve bu da onu hem fotoğrafçılar hem de macera arayanlar için bir cennet haline getirir.

Berat aynı zamanda şehrin tarihi ve kültürüne ışık tutan çok sayıda büyüleyici müzeye de ev sahipliği yapmaktadır. Aziz Meryem Katedrali’nin içinde yer alan Onufri Müzesi, geçmişi 16. yüzyıla kadar uzanan bir dini sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Geleneksel bir Osmanlı evinde yer alan Etnografya Müzesi, yerel halkın günlük yaşamını ve geleneklerini sergiliyor. Bu müzeler, Berat’ın kültürel mirasının daha derinlemesine anlaşılmasını sağlıyor ve şehrin tarihiyle ilgilenenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken müzeler.

Berat, tarihi ve kültürel cazibe merkezlerinin yanı sıra hareketli bir gece hayatı ortamına da sahiptir. Şehir, ziyaretçilerin Arnavutluk’un canlı gece hayatını deneyimleyebileceği barlar, kulüpler ve canlı müzik mekanlarıyla doludur. İster gece boyunca dans etmek, ister arkadaşlarınızla sessiz bir içkinin tadını çıkarmak isteyin, Berat’ın herkese sunabileceği bir şeyler var.

Berat aynı zamanda çevredeki bölgeyi keşfetmek için de mükemmel bir başlangıç ​​noktasıdır. Bir başka UNESCO Dünya Mirası Alanı olan yakınlardaki Gjirokastër kasabası, iyi korunmuş Osmanlı mimarisi ve muhteşem kalesiyle tanınır. Berat’a arabayla kısa bir mesafede bulunan Apollonia Arkeoloji Parkı, antik Yunan ve Roma uygarlıklarına kısa bir bakış sunuyor.

Sonuç olarak Berat, büyüleyici güzelliği ve zengin tarihiyle ziyaretçilerini büyüleyen bir şehir. İyi korunmuş Osmanlı evlerinden muhteşem doğal manzaralarına kadar bu şehir, gezginlere gerçekten sürükleyici bir deneyim sunuyor. İster tarih, kültür, doğa veya gece hayatıyla ilgileniyor olun, Berat’ın herkese sunabileceği bir şeyler var. Bu nedenle, Arnavutluk’un bu mücevherini seyahat planınıza dahil ettiğinizden emin olun ve güzelliğiyle büyülenmeye hazırlanın.

Butrint Milli Parkı’nın Zengin Tarihini Keşfetmek

Balkanlar’ın gizli mücevherlerinden biri olan Arnavutluk, gezginlere nefes kesici manzaralar ve deneyimler sunan bir ülke. Çarpıcı kıyı şeridinden engebeli dağlarına kadar Arnavutluk’ta herkes için bir şeyler var. Bu güzel ülkeyi ziyaretiniz sırasında kaçırılmaması gereken yerlerden biri de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve tarihle dolu Butrint Milli Parkı’dır.

Arnavutluk’un güney kesiminde yer alan Butrint Milli Parkı, geçmişi çok eskilere dayanan bir arkeolojik sit alanıdır. Bir zamanlar diğerlerinin yanı sıra Yunanlılar, Romalılar, Bizanslılar ve Venediklilerin yaşadığı gelişen bir şehirdi. Bugün bölgenin zengin tarihi ve kültürel mirasının bir kanıtı olarak duruyor.

Butrint Milli Parkı’nı keşfederken zamanda geriye yolculuk edeceksiniz. Park, tiyatro, bazilika ve Roma hamamı da dahil olmak üzere çok sayıda kalıntıya ev sahipliği yapıyor. Bu yapılar, bir zamanlar burayı evi olarak gören insanların hayatlarına bir bakış sunuyor. Antik sokaklarda yürürken neredeyse geçmişin yankılarını duyabilirsiniz.

Butrint Milli Parkı’nın öne çıkan özelliklerinden biri antik tiyatrodur. Helenistik dönemde inşa edilen bu tiyatro 2.500 seyirci kapasitelidir. Antik Yunanlıların ve Romalıların gösterileri izlemek ve kültürel faaliyetlerde bulunmak için toplandıkları bir yerdi. Bugün ziyaretçiler hâlâ taş koltuklarda oturabiliyor ve seyircilerin bir parçası olmanın nasıl bir şey olduğunu hayal edebiliyorlar.

Butrint Milli Parkı’nda mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de bazilikadır. Bu erken Hıristiyan kilisesi 6. yüzyılda inşa edilmiştir ve Hıristiyanlığın bölgedeki etkisinin bir kanıtıdır. Bazilika, sizi kesinlikle hayran bırakacak güzel mozaiklere ve karmaşık mimari detaylara sahiptir.

Butrint Milli Parkı, tarihi öneminin yanı sıra doğa tutkunları için de bir cennettir. Park, nadir kuş ve bitki türleri de dahil olmak üzere çok çeşitli flora ve faunaya ev sahipliği yapmaktadır. Parkta dolaşırken güneşin tadını çıkaran kaplumbağalara ya da uçuşan rengarenk kelebeklere rastlayabilirsiniz. Tarihin ve doğanın mükemmel bir uyum içinde bir arada yaşadığı bir yer.

Butrint Milli Parkı ziyaretinizden en iyi şekilde yararlanmak için bir rehber kiralamanız tavsiye edilir. Bu bilgili kişiler size park içindeki çeşitli yapıların tarihi ve önemi hakkında değerli bilgiler sağlayabilir. Ayrıca parkın patikalarında gezinmenize yardımcı olabilirler ve yol boyunca gizli mücevherleri kaçırmamanızı sağlayabilirler.

Sonuç olarak Butrint Milli Parkı Arnavutluk’u ziyaret eden herkesin mutlaka görmesi gereken bir yer. Zengin tarihi ve çarpıcı doğal güzelliği, burayı keşfedilecek gerçekten eşsiz bir yer haline getiriyor. İster tarih tutkunu olun, ister doğa tutkunu olun, bu parkın herkese sunabileceği bir şeyler var. Bu yüzden mutlaka Butrint Milli Parkı’nı seyahat programınıza ekleyin ve bu antik arkeolojik alanda sizi bekleyen harikaları keşfedin.

Gjirokastër’in Osmanlı Mimarisinin İhtişamını Ortaya Çıkarıyoruz

Balkanlar’ın gizli mücevherlerinden biri olan Arnavutluk, zengin bir tarih, muhteşem manzaralar ve eşsiz bir kültür karışımı sunan bir ülkedir. Güzel sahil şeridinden engebeli dağlarına kadar Arnavutluk’ta herkes için bir şeyler var. Bu büyüleyici ülkeyi ziyaretiniz sırasında kaçırılmaması gereken yerlerden biri de Osmanlı mimarisinin ihtişamını gözler önüne seren Gjirokastër şehridir.

Güney Arnavutluk’ta bulunan Gjirokastër, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor ve genellikle “Taş Şehir” olarak anılıyor. Dar arnavut kaldırımlı sokaklarında dolaşırken Osmanlı dönemine yolculuk edeceksiniz. Şehrin mimarisi, iyi korunmuş Osmanlı evleri ve heybetli kalesiyle zengin tarihinin bir kanıtıdır.

Gjirokastër’in öne çıkan noktalarından biri, Gjirokastër Kalesi olarak da bilinen Gjirokastër Kalesi’dir. Bu heybetli yapı bir tepenin üzerinde yer alır ve şehrin ve çevredeki kırsalın panoramik manzarasını sunar. Kaleyi keşfederken askeri müze ve etnografya müzesi de dahil olmak üzere şehrin tarihini gösteren çeşitli sergilerle karşılaşacaksınız.

Gjirokastër’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de Osmanlı mimarisinin önemli bir örneği olan Skenduli Evi’dir. Güzel bir şekilde restore edilmiş bu ev, ziyaretçilere zengin Osmanlı ailelerinin hayatlarına dair bir bakış sunuyor. Karmaşık ahşap işçiliği, renkli freskleri ve geleneksel mobilyalarıyla Skenduli Evi gerçek bir mimari şaheserdir.

Şehirde dolaşırken Osmanlı döneminden kalma müzeye dönüştürülmüş çok sayıda eve de rastlayacaksınız. Zekate Evi ve Etnografya Müzesi gibi bu evler, Osmanlı döneminde kent sakinlerinin günlük yaşamlarına dair büyüleyici bir bakış açısı sağlıyor. Geleneksel kıyafetlerden ev eşyalarına, detaylı mimariye kadar bu müzeler geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Gjirokastër aynı zamanda geçmişi 16. yüzyıla kadar uzanan güzel bir Osmanlı camisi olan Gjirokastër Camii’ye de ev sahipliği yapmaktadır. Zarif minaresi ve çarpıcı iç mekanıyla cami, ziyaret etmek için huzurlu bir yerdir ve şehrin dini tarihine bir bakış sunmaktadır.

Gjirokastër, mimari harikalarının yanı sıra canlı kültürel ortamıyla da tanınır. Şehir yıl boyunca geleneksel müzik, dans ve el sanatlarının sergilendiği çeşitli festivallere ev sahipliği yapıyor. Bu festivaller, kendinizi Arnavut kültürüne kaptırmak ve yerel halkın sıcaklığını ve misafirperverliğini deneyimlemek için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Gjirokastër’i ziyaret ettiğinizde çevredeki kırsal bölgeyi keşfetmeye zaman ayırdığınızdan emin olun. Bölge, inişli çıkışlı tepeleri, kristal berraklığında nehirleri ve pitoresk köyleriyle doğal güzelliğiyle tanınır. Yakındaki Zagoria Vadisi’nde yürüyüşe çıkın veya muhteşem bir mavi havuz oluşturan doğal bir kaynak olan Mavi Göz’ü ziyaret edin.

Sonuç olarak Gjirokastër, Osmanlı mimarisinin ihtişamını ortaya çıkaran ve Arnavutluk’un zengin tarihine bir bakış sunan bir şehir. İyi korunmuş Osmanlı evlerinden heybetli kalesine kadar şehir, mimari harikalarla dolu bir hazinedir. Canlı kültürel manzarası ve baş döndürücü doğal güzelliği ile Gjirokastër, Arnavutluk’u ziyaret eden herkesin mutlaka görmesi gereken bir destinasyondur. Bu nedenle, bu büyüleyici şehri seyahat programınıza dahil ettiğinizden emin olun ve cazibesinin büyüsüne kapılmaya hazırlanın.

Arnavutluk Rivierası’nın El değmemiş Plajlarına dalmak

Balkanlar’ın gizli mücevherlerinden biri olan Arnavutluk, çok sayıda nefes kesici manzara ve deneyim sunan bir ülkedir. Zengin tarihinden muhteşem manzaralarına kadar herkesin keyif alacağı bir şeyler var. Arnavutluk’un mutlaka görülmesi gereken bölümlerinden biri, tertemiz plajları ve berrak sularıyla bilinen Arnavutluk Rivierası’dır.

Arnavutluk Rivierası, Arnavutluk’un güneybatı kıyısı boyunca uzanıyor ve ziyaretçilere Adriyatik Denizi’nin güzelliğine dalma şansı sunuyor. El değmemiş plajları ve pitoresk köyleriyle bu bölge, hem plaj tutkunları hem de doğa tutkunları için bir cennettir.

Arnavutluk Rivierası’nın en gözde destinasyonlarından biri Saranda kasabasıdır. İyonya Denizi’nde bulunan Saranda, muhteşem bir sahil şeridine ve canlı bir atmosfere sahiptir. Ziyaretçiler, Mirror Plajı ve Santa Quaranta Plajı gibi şehrin güzel plajlarında dinlenebilir veya UNESCO Dünya Mirası Alanı olan Butrint’in antik kalıntılarını keşfedebilir.

Riviera’nın daha güneyinde, büyüleyici Himara köyünü bulacaksınız. Rahat atmosferi ve muhteşem plajlarıyla Himara, huzurlu bir kaçamak arayanlar için mükemmel bir destinasyondur. Llamani Plajı ve Livadhi Plajı, Himara’nın en popüler noktalarından ikisi olup, ziyaretçilere güneşi içinize çekme ve berrak suların tadını çıkarma şansı sunuyor.

Daha tenha bir plaj deneyimi arayanlar için Dhermi köyü mutlaka ziyaret edilmeli. Dhermi, yalnızca tekneyle veya kısa bir yürüyüşle ulaşılabilen gizli plajlarıyla tanınır. Gjipe Plajı ve Jala Plajı, Dhermi’deki gizli mücevherlerden ikisi olup, ziyaretçilere kalabalıktan kaçma ve Arnavutluk Rivierası’nın bozulmamış güzelliğinin tadını çıkarma şansı sunuyor.

Daha güneye doğru ilerlerken, Vlora kasabası Arnavutluk Rivierası’nda mutlaka görülmesi gereken bir yer. Vlora uzun kumsalları ve canlı gece hayatıyla tanınır. Ziyaretçiler Plazhi i Ri ve Radhime plajlarında dinlenebilir veya şehrin ve denizin panoramik manzarasını sunan tarihi Vlora Kalesi’ni keşfedebilirler.

Riviera boyunca devam ettiğinizde Orikum kasabasıyla karşılaşacaksınız. Orikum, antik çağlardan kalma zengin bir tarihe sahip küçük bir sahil kasabasıdır. Ziyaretçiler Orikum antik kentinin kalıntılarını keşfedebilir veya Tragjas Plajı ve Karaburun Plajı gibi şehrin güzel plajlarında dinlenebilirler.

Daha güneyde, Sarande kasabası Arnavutluk Rivierası’nda mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir başka yer. Sarande, Ksamil Plajı ve Pasqyra Plajı gibi muhteşem plajlarının yanı sıra hareketli gece hayatıyla da tanınır. Ziyaretçiler ayrıca keşif ve dinlenmeyle geçecek bir gün geçirmek için yakındaki Yunanistan’ın Korfu adasına tekne turuna çıkabilirler.

Gördüğünüz gibi Arnavutluk Rivierası ziyaretçilere çok çeşitli plajlar ve deneyimler sunuyor. İster huzurlu bir kaçamak ister canlı bir sahil kasabası arıyor olun, bu bölgede her şey mevcut. Bu nedenle, eğer Arnavutluk’a bir ziyaret planlıyorsanız, seyahat programınıza Arnavutluk Rivierası’nı da dahil ettiğinizden emin olun. El değmemiş plajları ve nefes kesen güzelliği karşısında hayal kırıklığına uğramayacaksınız.

Görkemli Valbona Vadisi Milli Parkı’nda maceraya atılmak

Balkanlar’ın gizli mücevherlerinden biri olan Arnavutluk, gezginlere nefes kesici manzaralar ve deneyimler sunan bir ülke. Çarpıcı kıyı şeridinden engebeli dağlarına kadar Arnavutluk’ta herkes için bir şeyler var. Bu güzel ülkeyi ziyaretiniz sırasında kaçırılmaması gereken yerlerden biri de Majestic Valbona Vadisi Milli Parkı’dır.

Arnavutluk Alpleri’nin kalbinde yer alan Valbona Vadisi Milli Parkı, doğa tutkunları ve macera arayanlar için gerçek bir cennettir. El değmemiş manzaraları, kristal berraklığında nehirleri ve yüksek zirveleriyle bu park, açık hava meraklıları için bir cennettir.

Valbona Vadisi Milli Parkı’nın öne çıkan özelliklerinden biri de yürüyüş parkurlarıdır. İster deneyimli bir yürüyüşçü olun ister yeni başlayan biri olun, her seviyedeki deneyime uygun parkurlar vardır. Park, sizi yemyeşil ormanlardan, kır çiçekleriyle dolu çayırlardan ve nefes kesen manzaralara kadar götürecek iyi işaretlenmiş çeşitli yollar sunmaktadır. Yürüyüş yaparken, karla kaplı zirveleri ve etkileyici kayalıklarıyla Arnavutluk Alpleri’nin görkemli güzelliğiyle çevreleneceksiniz.

Park, daha zorlu bir macerayı tercih edenler için dağcılık ve kaya tırmanışı olanakları da sunuyor. Arnavutluk Alpleri’nin engebeli arazisi, bu adrenalin pompalayan aktiviteler için mükemmel bir ortam sağlıyor. Zirveleri fethettikçe nefesinizi kesecek panoramik manzaralarla ödüllendirileceksiniz.

Valbona Vadisi Milli Parkı’nda mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de Valbona Nehri’dir. Parkın ortasından geçen bu nehir, berrak suları ve canlı mavi rengiyle tanınıyor. Serinletici bir yüzme veya su kenarında dinlendirici bir piknik için mükemmel bir mekandır. Maceraperest hissediyorsanız nehrin akıntılarında kanoya binmeyi veya rafting yapmayı da deneyebilirsiniz.

Valbona Vadisi Milli Parkı, doğal güzelliklerinin yanı sıra zengin bir kültürel mirasa da ev sahipliği yapıyor. Park, kendinizi yerel yaşam tarzına kaptırabileceğiniz geleneksel Arnavut köyleriyle doludur. Arnavut kaldırımlı dar sokakları keşfedin, antik kiliseleri ziyaret edin ve leziz geleneksel mutfağın tadına bakın. Yerel halkın sıcak misafirperverliği kendinizi evinizde hissetmenizi sağlayacaktır.

Valbona Vadisi Milli Parkı’nın büyüsünü tam olarak deneyimlemek için geleneksel konukevlerinden veya kamp alanlarından birinde bir veya iki gece geçirmeyi düşünün. Kuş cıvıltıları ve temiz dağ havasıyla uyanmak eşi benzeri olmayan bir deneyimdir. Güneş batarken bir şenlik ateşi etrafında toplanıp geleneksel Arnavut müziğini dinleyebilir, ömür boyu unutulmayacak anılar yaratabilirsiniz.

Sonuç olarak Valbona Vadisi Milli Parkı, Arnavutluk ziyaretiniz sırasında mutlaka görmeniz gereken bir destinasyondur. Çarpıcı manzaraları, heyecan verici açık hava etkinlikleri ve zengin kültürel mirası, burayı gerçek bir maceraperest cenneti haline getiriyor. İster parkurlarında yürüyüş yapın, ister nehirlerinde kano yapın, ister sadece yerel kültüre dalın, bu park sizi Arnavutluk’un doğal güzelliğine hayran bırakacak. O halde çantalarınızı toplayın ve Majestic Valbona Vadisi Milli Parkı’nda unutulmaz bir yolculuğa çıkmaya hazırlanın.

Soru-Cevap

1. Arnavutluk’ta ziyaret edilecek en iyi 10 yer neresidir?
– Berat
– Gjirokastër
– Tiran
– Butrint Milli Parkı
– İşkodra
– Saranda
– Kruja
– Apollonia
– Theth Ulusal Parkı
– Mavi Göz Yayı

2. Berat’ın Arnavutluk’taki özelliği nedir?
– Berat, iyi korunmuş Osmanlı mimarisiyle tanınıyor ve sıklıkla “Bin Pencereli Şehir” olarak anılıyor.

3. Arnavutluk’ta neden Gjirokastër’i ziyaret etmeliyim?
– Gjirokastër, UNESCO Dünya Mirası Alanıdır ve iyi korunmuş Osmanlı döneminden kalma evleri ve görkemli kalesiyle ünlüdür.

4. Arnavutluk’un başkenti Tiran’da ne görebilirim?
– Tiran’da Skanderbeg Meydanı’nı, Ulusal Tarih Müzesi’ni, Tiran Piramidi’ni ziyaret edebilir, canlı gece hayatını ve mutfak ortamını keşfedebilirsiniz.

5. Arnavutluk’taki Butrint Milli Parkı’nın önemi nedir?
– Butrint Milli Parkı, Yunan, Roma, Bizans ve Venedik dahil olmak üzere çeşitli medeniyetlere ait kalıntıların sergilendiği bir arkeolojik alan olup, tarih meraklılarının mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yerdir. Sonuç olarak, Arnavutluk ziyaretiniz sırasında mutlaka görmeniz gereken en iyi 10 yer şunlardır:

1. Tiran – modern ve tarihi mekanların bir karışımına sahip canlı başkent.
2. Berat – iyi korunmuş Osmanlı mimarisiyle bilinen, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bir bölge.
3. Gjirokastër – iyi korunmuş bir ortaçağ eski kentine sahip başka bir UNESCO Dünya Mirası alanı.
4. Butrint – milli park içinde yer alan, Yunan, Roma ve Bizans kalıntılarına sahip antik bir şehir.
5. Saranda – güzel plajlara ve muhteşem Arnavutluk Rivierası’na açılan bir kapıya sahip bir sahil kasabası.
6. Kruja – kalesi ve ulusal kahramana adanan Skanderbeg Müzesi ile tanınan tarihi bir kasaba.
7. İşkodra – Rozafa Kalesi ve Marubi Ulusal Fotoğraf Müzesi dahil olmak üzere zengin bir tarihe sahip bir kültür merkezi.
8. Valbona Vadisi Milli Parkı – yürüyüş ve muhteşem doğal manzaralar sunan pitoresk bir dağlık bölge.
9. Theth – Arnavutluk Alpleri’nde, geleneksel taş evleri ve nefes kesen manzaralarıyla bilinen ücra bir köy.
10. Ohri Gölü – Kuzey Makedonya ile ortak bir göl olup, berrak sular ve huzurlu bir atmosfer sunar.

Arnavutluk’taki bu en iyi 10 yer, tarihi yerlerden doğal harikalara kadar çok çeşitli cazibe merkezleri sunarak bu güzel ülkeye unutulmaz bir ziyaret yapmanızı sağlar.